Merhaba Sevgili Takipçi Aday Adayım!
Günün birinde benim gibi bir müzesevere çok güzel bir ödev vermişler. Bende durur muyum yapıştırmışım cevabı koşmuş gitmişim yine.
Arkadaşlarım, açık ve uzaktan eğitimin fazlasıyla "uzaktan" olması çok hoşuma gidiyor. Okul uzaktan ama müze yakından güzel, bilirsiniz işte.
Bende düştüm yollara, İstanbul Arkeoloji Müzelerine gittim. Şöyle ki Türkiye'de müzeciliğe verilen değeri hepimiz biliyoruz. Ben daha öncede gitmiştim bu müzeye emin olun yıllardır pek bir aşama kaydedememiş. Tarihi yarımadayı santim santim gezip yanımdaki müzeseveri çocukluğumu anlatmayı çok severim. Benim tarihi yarım adadaki çocukluk anılarım anlatmakla bitmez... Beni bırakıp müzeye geçelim hemen...
İstanbul Arkeoloji Müzeleri 1891 yılında Osman Hamdi Bey tarafından kurulmuş. Osman Hamdi Bey'i tanırsınız, Kaplumbağa Terbiyecisinden... Hiç mi?? Tamam olsundu... Müze; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi...
Günün birinde benim gibi bir müzesevere çok güzel bir ödev vermişler. Bende durur muyum yapıştırmışım cevabı koşmuş gitmişim yine.
Arkadaşlarım, açık ve uzaktan eğitimin fazlasıyla "uzaktan" olması çok hoşuma gidiyor. Okul uzaktan ama müze yakından güzel, bilirsiniz işte.
Bende düştüm yollara, İstanbul Arkeoloji Müzelerine gittim. Şöyle ki Türkiye'de müzeciliğe verilen değeri hepimiz biliyoruz. Ben daha öncede gitmiştim bu müzeye emin olun yıllardır pek bir aşama kaydedememiş. Tarihi yarımadayı santim santim gezip yanımdaki müzeseveri çocukluğumu anlatmayı çok severim. Benim tarihi yarım adadaki çocukluk anılarım anlatmakla bitmez... Beni bırakıp müzeye geçelim hemen...
İstanbul Arkeoloji Müzeleri 1891 yılında Osman Hamdi Bey tarafından kurulmuş. Osman Hamdi Bey'i tanırsınız, Kaplumbağa Terbiyecisinden... Hiç mi?? Tamam olsundu... Müze; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi...
Medusa |
Müze, Alexandre Vallaury tarafından inşa edildikten sonra 1903 ve 1907 yıllarında sol ve sağ kanadın eklenmesi ile bugünkü Ana Müze Binası oluşuyor. Arkeoloji müzesi genel olarak Ana Bina ve Ek Bina olarak ikiye ayrılıyor.
Müzenin mimarı abimiz, müzeyi yaparken bu eserler arasında
en önemlileri olarak sayılabilecek Ağlayan Kadınlar Lahdinden ilham alıyor,
müzenin dışındaki kadınlar hep bu yüzden...
Asıl müze Arkeoloji Müzesi, diğerleri sonradan dâhil
ediliyor. Misal Eski Şark Eserleri Müzesinin varlığıysa yine Osman Hamdi Bey
vesilesiyle ortaya çıkıyor. Şimdiki Eski Şark Eserlerinin olduğu bina yani eski
adıyla Sanayi-i Nefise Mektebi zamanında güzel sanatlar alanında eğitim vermek
üzere kurulmuş bir yüksek okulmuş. Osman Hamdi Bey, okulun Arkeoloji
Müzesi’ne yakın olması gerektiğini düşünüp Mimar Alexandre
Vallaury’den Okulu müzenin ana giriş kapısının karşısına, Çinili Köşk'ün
yanına inşa etmesini istemiş. İlk başta
okul olarak kullanılıp daha sonra müzeye tahsis edilmiş.
![]() |
Renkli Sır Tekniğinde Çini Mihrab 1432
(Mihrabıım diyereeek) |
Müzenin 3. Kısmı da Çinili Köşkten oluşuyor. Çinili Köşk
aslen Topkapı Sarayına ait, hatta bazı kaynaklar Sırça Saray diyede çağırıyor onu. Müzede
İznik, Kütahya, Çanakkale yapımı Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çini ve seramikler
sergileniyor. 2000’den fazla eser varmış duyduğuma göre.
Şöyle kabaca müzeden bahsetmek istedim fakat o kadar çok ayrıntısı var ki hepsine tabi ki yer veremedim. Arkeoloji Müzelerini çok severim, beni hep heyecanlandır. İstanbul Arkeoloji müzeleri Dünya sıralamasında ilk 10'a giriyor, bu haliyle ilk 10'daysa azıcık ilgi gösterilse Dünya'yı sallar herhalde... Söylesene tarih koklamak kimi heyecanlandırmaz ki? Kim bilir bilmediğim ne çok ayrıntısı vardır. Kim bilir onları yapanlar binlerce yıl önce neler düşünerek yaptı? Ne çileler çekti ya da neye üzüldü neye sevindi? Aklımda bir sürü soru...
Şöyle kabaca müzeden bahsetmek istedim fakat o kadar çok ayrıntısı var ki hepsine tabi ki yer veremedim. Arkeoloji Müzelerini çok severim, beni hep heyecanlandır. İstanbul Arkeoloji müzeleri Dünya sıralamasında ilk 10'a giriyor, bu haliyle ilk 10'daysa azıcık ilgi gösterilse Dünya'yı sallar herhalde... Söylesene tarih koklamak kimi heyecanlandırmaz ki? Kim bilir bilmediğim ne çok ayrıntısı vardır. Kim bilir onları yapanlar binlerce yıl önce neler düşünerek yaptı? Ne çileler çekti ya da neye üzüldü neye sevindi? Aklımda bir sürü soru...
Sadece canımı acıtan, müzenin çevresinde öyle sıradan bir
parçaymış gibi attıkları tarihi eserler. Başka ülke olsaydı ne yazık ki bu
parçaların değeri bilinebilirdi. Taşı toprağı altın olan bu şehrin o kadar
kıymetini bilemiyoruz ki bu beni çok üzüyor... Bu gece bu yüzden ağlayacağım...
Neyse canımın içi takipçi aday adayım benim bir gezi günüm
böyle geçti. Umarım bu duygular sizi de heyecanlandırıyordur, bir dahaki yazıya
kadar sağlıcakla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
söyleyeceklerin benim için çok önemli, unutma!